Yağ yakmak, kas kazanmak, iştahı kontrol altına almak ve sağlıklı
kiloya kavuşmak için başvurulacak en ideal yollardan birisi protein tüketimini
artırmaktır. Protein vücudumuz için en önemli etkenlerden birisidir: Cildimiz,
kemiklerimiz, kaslarımız ve saymakla bitmeyecek hemen her dokuda bulunan hayati
öneme sahip bir besindir. Ayrıca, özellikle son yıllarda, sağlıklı bir yaşam ve
fit bir görünümün önemi konusunda bilinçlenen insanlar tarafından yapılan vücut
geliştirme sporunda doğru protein kaynağını seçmek oldukça önemli bir hal aldı.
Fakat bu seçimi yapmak sporcular ve sağlığına özen gösteren insanlar için her
zaman kolay olmuyor.
İşte tam da bu noktada işinizi kolaylaştırmak için üretilen,
kaliteli ve sağlıklı Whey Protein İzolat Konsantrat’ın başlıca faydaları
şunlardır: (Sağlık Beyanı İçerir)
Peynir Altı Suyu Proteini Nedir?
Peynir altı suyu proteini, beta laktoglobülin, alfa laktalbümin,
immünoglobinler (lgGs), glikomakropeptitler, bovine serum albümin (BSA) ile
laktoperoksidazlar, lisozim ve laktoferrin gibi küçük peptiler benzeri birçok
minik protein alt fraksiyonlarından oluşan kompleks bir protein türüdür. Peynir
altı suyu proteininde bulunan tüm alt fraksiyonlar kendine özgü biyolojik
özelliklere sahiptirler.
Günümüze kadar bu alt fraksiyonları geniş bir skalada birbirinden
ayırt etmek ya imkansız ya da çok pahalıydı. Günümüz modern filtreleme
teknikleri geçtiğimiz 10 yıl boyunca inanılmaz bir seviyeye ulaştı ve
firmaların laktoferrin ve laktoperoksidaz gibi bazı yüksek derecede biyoaktif
peptitleri peynir altı suyu proteininden ayırabilmelerine imkan tanıdı. Bu alt
fraksiyonlardan bazıları inek sütünde sağıldıktan sonraki birkaç dakikalık süre
içerisinde bulunabilen maddelerdir. Geçtiğimiz 20 yılda, peynir altı suyu
protein tozları, düşük kaliteli konsantrelerden yüksek kaliteli konsantre ve
izolatlara doğru birkaç nesil birden evrimleştiler.
Peynir Altı Suyu Proteini Neden Bu Kadar Mükemmel?
Peynir altı suyu proteini çoğu vücut geliştirici için ve hatta
diğer sporcular için vazgeçilmez bir destekleyici durumundadır çünkü bu ürün
vazgeçilmez bir protein kaynağıdır. Peynir altı suyu proteini aynı zamanda
yakın dönemde bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri nedeni ile erken
yaşlanmaya karşı da kullanılmaya başlanmıştır.
Peynir altı suyu proteininin kanser riskini azalttığı, HIV virüsü
ile savaştığı, bağışıklık sistemini güçlendirdiği, stresi azalttığı, kortizol
seviyelerini düşürdüğü, beyindeki serotonin seviyelerini arttırdığı, karaciğer
fonksiyonlarına iyi geldiği, hepatit hastalıklarına iyi geldiği, kan basıncını
düşürdüğü ve fiziksel performansı arttırdığı gözlemlenmiştir.
Peynir altı suyu proteini aynı zamanda çok yüksek bir biyolojik değere
sahiptir.
Peynir altı suyu proteininin en büyük etkilerinden bir tanesi de
glutation (GSH) maddesini arttırabilme yeteneğidir. GSH maddesi bağışıklık
sisteminin düzgün bir şekilde işlevlerini yerine getirebilmesi açısından çok
önemli bir role sahiptir. Bu madde vücutta bulunan suda çözünebilen
antioksidanlardan en önemlisidir.
Hücre içi GSH miktarı direkt olarak lenfositlerin (bağışıklık
sisteminin çok önemli bir elemanı) olası bir duruma reaksiyon vermeleri ile
alakalıdır. Bu nedenle hücre içi GSH seviyesi bağışıklık sistemini düzenlemek
adına çok büyük önem taşır.
GSH, L-sistein, L-glutamin ve glisin amino asitlerinden oluşan bir
tripeptittir. Üç amino asit arasından GSH’ta bulunan serbest sülfidril grubun
temel kaynağı olan madde, sisteindir. Bu madde aynı zamanda GSH sentezinde
limitleyici görev üstlenir.
GSH’ın bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri düşünüldüğünde
(oksidatif stres, genel sağlık ve aynı zamanda düşük GSH seviyelerinin birçok
hastalık ile ilişkili olması), peynir altı suyu proteininin neden her insanın
beslenme programında yer alması gerektiği çok daha iyi bir şekilde
anlaşılabilir. Düşük GSH aynı zamanda sporcularda sürantrenman (overtraining)
durumu ile de alakalıdır.
Yapılan son çalışmalarda peynir altı suyu proteininin fiziksel
performans ve kas kütlesi üzerinde direkt etkileri ortaya çıkmış olsa da bu
araştırmalar ancak ön araştırma seviyesinde kalabilmişlerdir. Bazı
araştırmalarda ise oksidatif stresin kas yorgunluğuna sebep olduğu ve bu
nedenle yüksek GSH seviyelerinin sporcunun daha uzun süreli ve daha şiddetli
egzersiz yapmasına imkan sağladığı gözlemlenmiştir.